Türkiye’de liseler, Cumhuriyet'in erken döneminden bu yana ülkenin kalkınmasında ve toplumsal dönüşümünde önemli roller üstlenmiştir. Ancak bugün gelinen noktada, özellikle “proje okul” uygulamalarıyla birlikte, bu köklü kurumların kimliği ve niteliği ciddi biçimde aşınmakta; eğitim sistemimiz, bilimsel, laik ve demokratik değerlerden uzaklaşmaktadır.
Tarihsel Arka Plan: Tevfik İleri’nin Maarif Kolejlerinden Bugüne
1950’li yıllarda dönemin Millî Eğitim Bakanı Tevfik İleri öncülüğünde kurulan Maarif Kolejleri, yani bugünkü Anadolu Liseleri, Türkiye'nin kalkınma hedefleri doğrultusunda yabancı dil bilen, nitelikli bireyler yetiştirmek amacıyla kurulmuştu. Bu okulların temel niteliği, bilimsel eğitimi esas alması ve öğrenci başarısını merkeze koymasıydı.
1980 sonrası dönemde bu model kademeli olarak yaygınlaştırılsa da, zamanla nitelik kaybına uğradı. Özellikle 2000’lerden sonra Anadolu Liseleri artık yalnızca “etiket” taşıyan yapılar hâline gelirken, birçok okulda hazırlık sınıfları kaldırıldı, öğretmen dağılımı düzensizleşti ve müfredat giderek politize oldu.
2014’ten Sonra Başlayan “Proje Okul” Uygulamasıyla Liyakat Ortadan Kalktı
2014 yılında yürürlüğe giren bir yönetmelikle başlatılan “proje okul” uygulaması, kamuoyuna "başarılı okulların desteklenmesi" olarak sunuldu. Ancak gerçekte bu uygulama:
• Liyakat sistemini alt üst etmiş, öğretmen ve yönetici atamaları doğrudan Bakanlık onayına bağlanmıştır.
• Okulların tarihsel kimliği ve akademik özgürlüğü zedelenmiş, kurumsal hafızaları yok sayılmıştır.
• Özellikle İstanbul Erkek, Kabataş, Galatasaray, Kadıköy Anadolu gibi köklü liselerde ciddi idari krizler, öğretmen kıyımları ve öğrenci protestoları yaşanmıştır.
Proje Okullar Eğitimde Yeni Bir Ayrımcılık Zeminidir!
Bugün proje okullar, eğitimde fırsat eşitliğini sağlamaktan ziyade, yeni bir sosyal ve ideolojik ayrışmanın aracı hâline gelmiştir. Okullar arasındaki uçurum derinleşmiş, sınavla girilen az sayıda seçkin okul dışında nitelikli eğitim artık bir hayal olmuştur.
Ayrıca "proje" adı altında yapılan uygulamalar, pedagojik bir içerikten yoksun; çoğu zaman yalnızca siyasi kadrolaşmanın ve merkezi denetimin bir aracı olarak kullanılmaktadır.
Bilimsel, Kamusal ve Özgür Eğitim İçin Proje Okul Uygulaması Derhâl Gözden Geçirilmelidir!
Bugün öğrenciler, eğitim hakkını eşit ve adil biçimde kullanamamakta; öğretmenler ise keyfi yönetim anlayışı altında baskı görmektedir. Bu durum yalnızca bireylerin değil, Türkiye’nin toplumsal geleceğinin de karartılmasıdır.
• Proje okul uygulamasına son verilmelidir!
• Tüm eğitim kurumları liyakat ve katılımcılık esasına göre yönetilmelidir!
• Eğitim politikaları bilimsel ve laik temelde şekillendirilmelidir!
• Köklü okullarımızı siyasi kadrolar değil, bilimin, aklın ve halkın sesi yönetmelidir.