03/12/2021

Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan’ı kabulünde, Kılıçdaroğlu'nun TÜİK'e alınmamasını değerlendirdi




Uysal: “Devletin kurumlarının adeta bir siyasi partiye sadakat anlayışıyla özdeş hale getirilmesinin sonucunu yaşıyoruz”

 

Erbakan: “Kurumlar sadece iktidar partisine endeksli hareket etme yoluna girmiş durumdalar”

 

(DP Basın Merkezi – 03 Aralık 2021) Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan’ı ağırladı. Uysal, görüşme sonrasında yaptığı açıklamada CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun TÜİK’e alınmamasını da değerlendirdi.

 

Genel Merkezdeki makamında gerçekleşen kabulde Genel Başkan Uysal’a Genel Başkan Yardımcıları Muhammed Kelleci, Ahmet Uyanık, Nuri Efe ile GİK Üyesi Adnan Turfan eşlik ederken, Genel Başkan Erbakan’a ise Genel Başkan Yardımcıları Bayram Sakartepe, Doğan Bekin, Mehmet Altınöz ile MKYK Üyesi Fatih Uğurlu eşlik etti.

 

Yaklaşık 45 dakika süren görüşme sonrasında liderler gazetecilere açıklamalarda bulundu, soruları cevaplandırdılar.

 

Genel Başkan Gültekin Uysal siyasi partilerin ülkenin can alıcı meselelerini konuşabilmeleri için yapılan ziyaretlerin anlam kazandığını söyleyerek ziyaretlerinden dolayı Erbakan ve heyetine memnuniyetlerini dile getirdi.

 

 

Uysal, konuşmasına şöyle devam etti:

 

“Ülke kötü yönetiliyor”

 

“Siyasi partilerin rekabeti içerisine alınamayacak kadar memleketimiz bir vahamet içerisinde maalesef. İstikametini kaybetmiş bir görüntü arz ediyor. Keyfi bir rejimin bedelini de çift haneli işsizlik, çift haneli enflasyon, çift haneli faiz oranları olarak milletimiz ödüyor.

 

Özellikle son 10-15 gündür yaşanan hadiselere bakıldığında meselenin özünde bir ekonomik krizden daha öte bir devlet krizinin, demokrasi krizinin olduğu, alınan yanlış kararlarla kötü bir yönetimin olduğu görülebilir.

 

“Milletimizin sofrasından ekmeği çalınıyor”

 

Bugün TÜİK bir siyasi partinin adeta parti devletine dönüşmesiyle onun bir kurumu haline gelmiş. Sadece Türk Milleti için değil uluslararası manda da bir hakem kuruluş olarak ölçümlerine herkesin itibar etmesi gereken TÜİK kurumu adeta bir illüzyon kurumu haline dönüşmüş, iktidarın ihtiyaçları nispetinde ölçümlemeler yapıyor, kamuoyuna beyanlarda bulunuyor. Bu beyanlarla maalesef milyonlarca insanımızın sofrasından ekmeği çalınır halededir.

 

“TÜİK rakamları kimseyi tatmin etmiyor”

 

Bağımsız kimi kuruluşların yaptığı ölçümlemelerde yüzde 50’ler üzerinde, yüzde 60’lara yakın bir enflasyon fiilen yaşanırken; her gün vatandaşlar, bireyler olarak hepimiz sokakta, pazarda, markette bunun bedelini öderken, adeta bir zam tusunamisi içinde yaşanırken, ortaya konulan rakamların kimseyi tatmin etmesi mümkün değil.

 

“TBMM’deki düzenleme tüm sağlık çalışanlarını kapsamalı”

 

Memleketimiz çıkmaz sokakta bir kör dövüşüne sahne oluyor maalesef. Acı içerisindeyiz. Milyonlarca insanın kendi geleceğini kendi ülkesinde görmediği bir hal var. Yetişmiş insan gücü, başta doktorlarımız, maalesef ülkeden kaçar haldedir. Önümüzdeki süreçte bunun hızlanacağı endişesini taşıyoruz. TBMM’de pratisyen hekimler ve uzman hekimlerle ilgili yapılan düzenlemenin daha da ötesine geçerek tüm sağlık çalışanlarını kapsaması, talebimizdir.

 

“Cumhuriyet tarihinin fetret devri yaşanıyor adeta”

 

Cumhuriyet tarihinin belki de fetret devri diye tarihe geçecek böyle bir dönemin içerisinden kavgasız dövüşsüz çıkabilmesi adına önümüzdeki sürecin tüm siyasi partiler tarafından hassasiyetle izlenmesi ve değerlendirilmesi gerekir. Söyleyecek sözü olan insanlar karşılıklı olarak bir araya gelerek değerlendirmeler yapmaktan zaten çekinmezler.

 

 

Soğuk savaş dönemi psikolojisi içerisinde mesafeleri açarak Türkiye’yi kutuplaştırıp, kamplaştırıp siyasi hedefine gideceklerini düşünenler Türkiye’yi biraz daha içe kapatarak hedeflerine yürüyeceklerini zannedenler yanılıyorlar. En nihayetinde milletimizin bir sağduyu anlayışıyla bir terazisi var. Bu terazide tartacaktır. Türk demokrasisisin bu zor sınavı da ümit deriz ki Türkiye 14 Mayıs 1950’den bu yana yaptığı gibi yine yapabilsin, başarabilsin. Türk demokrasisinin en önemli kazanımıdır bu.”

 

“Kılıçdaroğlu, TÜİK’in meşruiyet kaynağından koptuğunu ifşa etmiştir”

 

Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, bir muhabirin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun TÜİK'e alınmamasına ilişkin sorusunu ise şöyle cevaplandırdı:

 

“Genel Başkan Kılıçdaroğlu maalesef bir gerçeği ifşa etti. Bu devletin kurumlarının adeta bir siyasi partiye sadakat anlayışıyla özdeş hale getirilmesinin sonucunu yaşıyoruz.

 

“MGK da TÜİK gibi parti devletine dönüşmenin anlayışı ile hareket ediyor”

 

Geçen hafta Türkiye bambaşka endişeler taşırken bu endişelerle ilgili değerlendirmeler yapmasını beklediğimiz MGK, bir parti devletine dönüşmenin verdiği anlayışla hareket ediyor. İktidarın bugün bir “sistem değişikliği”, “ekonomide yeni bir tez” dedikleri -hani 300 sene ömrümüz olsa deneme yanılma yöntemiyle öğreneceğimiz, öğrenme maliyetlerine katlanacağımız- siyasi iktisadi literatürde yeri olmayan, bir kişinin hezeyanları diyebileceğimiz birtakım batıl fikirleri, iktisadi tezmiş gibi ülkeye dayatılıyor, kobay muamelesi yapıyorlar.

 

“MGK yolsuzluklarla ilgili değerlendirme yapsın”

 

MGK sonrası bunun bile denenmesini neredeyse bir devlet politikası olarak değerlendirip “Bunun toplumda bugün ve yarınlarda oluşturabileceği riskleri değerlendirdik” gibi bir açıklama yapıldı. MGK eğer bir risk değerlendirmesi yapacaksa bugün yolsuzluklarla ilgili değerlendirme yapsın. Yolsuzluklar bugün, Türk tarihinde hiç olmadığı kadar milli güvenliğimizi tehdit eder hale gelmiştir. MGK; tıpkı FETÖ gibi, PKK gibi “yolsuzluklar”ı da bu ülkenin milli güvenliğini tehdit eden bir unsur olarak tanımlamalıdır.

 

 

Milletvekili ve ana muhalefet lideri hüviyetiyle bir devlet kurumundan, TÜİK’den randevu talep ediliyor.  Bir tiyatro oyunu var; “Bir Delinin Hatıra Defteri” diye. Ülkenin her gün yaşadıkları aynı o hatıra defterine geçen bir gün gibidir. Üzüntü vericidir. Maalesef bugün, ana muhalefet partisi bir kamu kurumuna, TÜİK’e kabul edilmedi.  

 

Böyle hassas, artık dayanılmaz, milleti yanıltan, milletin ekmeğini çalan, milletin hakkını gasp eden bir kuruma karşı kamuoyu önünde bu ziyaret teşebbüsü çok önemlidir. Bu kurumun maalesef meşruiyet kaynağından koptuğunu ifşa etmiştir. O açıdan çok üzüntü verici olarak görüyorum.

 

“Mutlu bir azınlığın hayatını sürdürmesi için

çoğunluğun cefa çekmesi sürdürülemez”

 

Eğer böyle Türkiye’de ülkenin kurumlarına inanç kalmazsa bu ülkede bir kamu düzeni kalmaz. Türkiye çok uzun süredir hakimlerinden başlayarak adalet mekanizmasından icracı tüm unsurlarına varıncaya kadar bu sorgulamayı zaten çok uzun süredir yapıyor. Bugün artık bıçağın kemiğe dayandığı gündür. Türkiye’de mutlu bir azınlığın hayatını sürdürmesi için çoğunluğun cefa çekmesi sürdürülemez. Bu sistemi sürdürmek isteyenlere de eninde sonunda bir maliyet üretecektir. Ümidimiz bu maliyetin çok da uzatmadan millet adına katmerlenmemesidir. O açıdan üzüntü verici bir hal içerisindeyiz.”

 

Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan ise ziyaretlerine ilişkin şunları söyledi:

 

“İade-i ziyaret yaptık”

 

 “Mübarek bir cuma gününde komşumuz olan Demokrat Parti’ye geldik ve bir ziyarette bulunduk. Daha önce kendileri nazik bir ziyaret gerçekleştirmişlerdi Genel Merkezimize. Aslında bir iade-i ziyaret yapılmış oldu. Genel Başkan ve heyetiyle Türkiye’nin, ülkemizin, milletimizin problemleri, sorunlarıyla ilgili bir istişare, müzakere yapıldı. Mevcut siyasi tablo, siyasi gündem ile ilgili değerlendirmeler yapıldı. Ülkemizin, milletimizin selamete çıkması, maddi ve manevi sıkıntılarından kurtulması için ne gibi adımlar atılması konusunda karşılıklı görüş alışverişinde bulunuldu. Bundan sonra da önümüzdeki süreçte irtibatın devam etmesi kararlaştırıldı. İnşallah ülkemiz, milletimiz, partilerimiz için hayırlı sonuçlara vesile olur. Bu vesileyle 3 Aralık Dünya Engelliler Gününü de kutluyorum. Engelli vatandaşlarımıza da ayrıca selam ve hürmetlerimi buradan iletiyorum.”

 

“TÜİK sadece iktidarın değil, milletin kurumudur”

 

Erbakan, TÜİK ile ilgili soruyu ise şu şekilde cevaplandırdı:

 

“Bu kurumlar sadece iktidarın kurumları değil, aynı zamanda ülkenin de devletin de kurumlarıdır. Ana muhalefet partisi lideri böyle bir ziyaret yapacağı zaman kendisinin kabul edilmesi, görüşülmesi insani olarak yapılması gereken budur. Maalesef kurumlar da sadece bir iktidar partisine endeksli hareket etme yoluna girmiş durumdalar. Maalesef enflasyonla mücadele kurumu gibi TÜİK’in bir görünüm vermesi ayrıca bizleri üzüyor. Gerçek enflasyonun bağımsız kuruluşlarca hesaplanan enflasyonun Kasım ayında yıllık enflasyon oranı olarak yüzde 58,65 olduğu bugün ifade edildi. TÜİK’in enflasyonuyla bağımsız kuruluşların, bilim adamlarının ortaya koyduğu enflasyon arasında böyle bir makas olması gerçekten de endişe verici ve toplumun da TÜİK’e ve devlet kurumlarına itibar etmemesi manasını taşıyor. Bu aslında her şeyden önce hepimizin sahip çıkması gereken, kurumlarımızın, devletimizin yıpranması ve hırpalanması manasına gelir. Bu yanlışlardan bir an önce dönülmesi gerekir.

 

 

Ana muhalefet partisi lideri böyle bir ziyaret yapacağı zaman kendisinin kabul edilmesi, görüşülmesi, insani olan, yapılması gereken budur. Maalesef kurumlar, iktidar partisine endeksli hareket etme yoluna girmiş durumdalar.”