14/12/2021

Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Trabzon seyahatinde Karadeniz Gazetesi’ni ziyaret ederek açıklamalarda bulundu




“Erdoğan’ın toplumsal meşruiyeti kalmamıştır”

 

 

(DP Basın Merkezi – 11 Aralık 2021) Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Trabzon seyahatinde Karadeniz Gazetesi’ni ziyaret ederek açıklamalarda bulundu.

 

Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt, Trabzon İl Başkanı Ali Akar, Ordu İl Başkanı Dr. Selçuk Yücesan, Trabzon İl Teşkilat Başkanı Tahsin Azaklı ve partililer ile birlikte gazeteye ziyarette bulunan Uysal, “Erdoğan’ın toplumsal meşruiyeti kalmamıştır” diye konuştu.

 

 

Uysal’ın gazeteye verdiği ve yayınlanan röportajı şöyle:

 

Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal Karadeniz’i ziyaret etti, çarpıcı sözler sarf etti: Erdoğan’ın Toplumsal Meşruiyeti Kalmamıştır

 

“Sayın Erdoğan’ın toplumsal meşrutiyeti kalmamıştır… O rızadan kopmuştur. Bu ittifakın, Cumhur İttifakı’nın tek bir hedefi var; bir kişinin ailesinin ve şürekasının iktidarını devam ettirmek.”

 

“Bu dönemi Türkiye Cumhuriyet’i tarihinin fetret dönemi olarak kayda geçecektir. AKP organize suç şebekesi gibi çalışır hale gelmiştir. O açıdan bu travmatik dönemle elbette hesaplaşacağız…”

 

Demokrat Parti Trabzon İl Teşkilat Başkanı Tahsin Azaklı ve partilileriyle birlikte Karadeniz Gazetesi’ni ziyaret etti. Türkiye gündemine ilişkin önemli açıklamalarda bulunan Uysal, AK Parti hükümetine sert sözlerle yüklenerek, “Ülkemiz bugün ne yazık ki siyasi, sosyal veya ekonomik zeminde adı konmamış bir buhran dönemini yaşamaktadır” dedi. İşte Uysal’ın o çok konuşulacak açıklamaları:

 

“TÜRKİYE ÜZERİNDE KUMAR OYNUYORLAR”

 

Türkiye’deki genel siyaseti ve son yaşanan ekonomik sorunları nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Tarihi bir dönüm noktasına geldiğimiz, Tanzimat’tan meşrutiyete, meşrutiyetten ikinci meşrutiyete, cumhuriyete, çok partili hayata… Bu altını çizdiğim tarihi dönüm noktaları gibi Türkiye’nin de bir kararla pek çok şeyin kararını vereceği önemli bir eşikte olduğumuz kanaatindeyiz. Çok esaslı meselelerimiz var, buna esaslı  cevaplar üretmek mecburiyetindeyiz o açıdan da toplum ve devlet olarak kendimize doğru soruları sormalıyız... Son 15 günde yaşadıklarımız bile ülkemiz için önemli kayıplardır. Maalesef akılsızlığın bedelini milyonlarca insanımız ödemektedir. Milyonlarca insanımızın üzerinden adeta bir kumar oynanmaktadır.

 

“KENDİLERİNİ TEKZİP ETTİLER”

 

19 yıldır itiraz ettiğimiz politikaları, iktidarın kendisi de tekzip eder duruma gelmiştir. Büyük Millet Meclisi’nde geçtiğimiz pazartesi günü Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay bey, AKP Grubu adına konuşan sayın Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş 19 yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi’nin düşük kur, yüksek faiz politikalarını, yani kendilerini eleştirdiler. Peki, bugün uyguladığınızı yarın tekzip etmeyeceğinizin garantisi nedir? Biz bu iktidarla ilgili güya ‘asr-ı saadet dönemiymiş’ gibi tabirlerin kullanıldığı ‘her şeyin düzgün’ gittiği diye ifade edilen döneme de itirazımız var.

 

ÇİFTÇİYİ KARTELLERİN KUCAĞINA ATTILAR”

 

Çünkü Cumhuriyet’in bütün iktisadi altyapısı tasfiye edildi… Tuvalet kağıdı neden 130 lira diye soruyoruz… İşte onun sebebini arayacağız. Seka’ları neden haraç mezat sattıklarını, bugün şekerden tutalım; buğdaya, tarım alanlarındaki bütün tükettiğimiz temel gıda maddelerine… Bu ülkede uygulanan tarım politikalarına bakın… Neden bugün Türk çiftçisi gübre atamadan üretim yapmak mecburiyetinde kalıyor? 7 tane gübre fabrikasını 272 milyon dolara neden özelleştirilip bugün uluslararası kartellerin kucağına Türk çiftçisinin atıldığının hesabını bu zihniyete sormak lazım. Bu milletten istediğini her seferinde almış bu iktidarın ülkeyi getirdiği nokta ortadadır.

 

“HUKUK LEHLERİNE İŞLERSE ‘KABUL’ İŞLEMEZ İSE ‘TU KAKA!..’”

 

Muhalefetteyken, komşusu açken tok yatan bizden değildir diyenler bugün, ‘açları muhalefet doyursun’ diyor, ‘sabredin’ diyor. Neticede bu çaresizliktir… Bizde soruyoruz neden bu mille hep sınanıyor, siz muaf mısınız? Bu millet kurtuluş savaşı mücadelesini vermiş… Ama bu millet inanmış ve bilmiş ki önünde yürüyen lider, lider kadrolar en az kendileri kadar fedakarlık yapmış. Bugün kendiniz fedakarlık yapmayacaksınız, tüm fedakarlığı milletten bekleyeceksiniz. AK Parti’nin Türk milletiyle ilgili demokrasi, kalkınma, hukuk tüm bu alanlardaki ufkunu gördük. Adalet, demokrasi, hukuk lehlerine işliyorsa kabul ediyorlar, işlemiyorsa tu kaka…

 

“MİLLETİ BIRAKIN, SİZ ÖNDEN BUYURUN…”

 

‘Faiz haram’ diyor. Faiz haram da enflasyon helal mi? Enflasyon milletin cüzdanına elini atmadan cebindeki parasına elini atmadan onu fakirleştirmek, emeğini çalmaktır, varlıklarını değersizleştirmektir; bu haram değil mi? Vatandaşa yastık altındakilerini çıkarın diyorsunuz. Bu noktada açık bir çağrımız var; önce sayın Erdoğan kendi yandaşlarına, müteahhitlerine seslensin. Kirli kaynakları yastık altında, kapalı hesaplarda değil getirsinler bu ülkenin işleyen çarklarının dişlisi haline getirsinler. Bu çağrıyı o kirli kaynaklara yapsınlar… O paralar yastık altından çıkın. Önden buyurun! Attıkları adımların bedelini kendileri değil, millet ödüyor.

 

“DÜN YAPTIK, BUGÜN DE YAPARIZ”

 

Sayın Erdoğan’ın toplumsal meşrutiyeti kalmamıştır… O rızadan kopmuştur. Bu ittifakın, Cumhur İttifakı’nın tek bir hedefi var; bir kişinin ailesinin ve şürekasının iktidarını devam ettirmek. Oysa biz 84 milyonun refahını, huzurunu, bir imparatorluğun bakiyesi olarak arkamızda bıraktığımız hicranlı topraklardan başlayarak gözü de, gönlüde Türkiye’ye dönük insanlara umut olacak ama önce kendi insanına refah üreten, insanını güvelik içerisinde yaşatan bir Türkiye hayalimiz var. Dün yaptık, Allah’ın izni ile bugünde yapacağız.

 

 

“DÜŞÜNEN ADAMLARI HAPİSHANEYE KOYDUK”

 

Sayın Genel Başkan, ekonomik sorunların yanı sıra son dönemlerde çok tartışılan ‘beyin göçü’ konusuna sizin yorumunuz nedir?

 

Siz nitelikli insanınızı göç etmek zorunda bırakıyorsunuz… Sebebi ne? Türkiye’nin emeğini değersizleştirdikleri için. Türkiye’de doktorlara uygulanan şiddetten başlayarak, bugün doktorlarımız maalesef istifa ederek batı Avrupa’ya gitmektedir. Siz Türkiye’yi ucuzlatırsanız, emeği ucuzlatırsanız, itibarını ve prestijini yok edersiniz bu göçün fitilini ateşlersiniz. Bugün Türkiye’nin en temel meselesi nitelikli insan gücü doğduğu topraklar üzerinde hayal kuramaz hale gelmiş... Bunun sebebi iktidardır. Siz ülkeyi içe kapatarak, demokrasiyi yok ederek, interneti yasaklayarak bir takım yayın ve düşüncelere tazminat davaları açarak nereye varabilirsiniz? Çok açık söyleyeyim… Bakırköy Akıl Hastanesi’nde düşünen adam Rodin’in heykeli var… Batı Rodin’in heykelini parklara, bahçelere dikmiştir biz düşünen adam heykelini akıl hastanesine, düşünenleri de hapishaneye koymuşuz. Bu zaten başlı başına bir fiyaskodur.

 

“YOLSUZLUKLAR TEHDİT UNSURUDUR”

 

Hükümete yönelik ekonomi üzerinden çok sert eleştirileriniz var. Ekonomik krizden çıkışın şifreleri Demokrat Parti veya Millet İttifakı’nda mıdır?

 

Tırnak içinde ‘Kurtuluş savaşı veriyoruz’ diyerek pazarlanmaya çalışan, AK Parti ve Sayın Erdoğan’ın ‘Çin Modeli’ diye de ambalajlanmaya çalışılan ekonomi programıyla ilgili bugün veya yarınlarda oluşabilecek tehditleri değerlendirdiği Milli Güvenlik Kurulu bir açıklama yaptı. Bir siyasi partinin programı ne zaman devletin programı haline gelişmiş… Milli Güvenlik Kurulu bir karar alacaksa sistematik hale gelmiş yolsuzluklar, kravatla soygunla bugün insanlarımızın kaynaklarını çalanlar, yarınlarımızı ipotek altına alarak bu milletin geleceğini karartmıştır, milletin güvenliğini tehdit eder hale gelmiştir. Milli Güvenik konsepti sadece terörizmden, FETÖ’den ibaret olamaz. Yolsuzluklar bugün tehdit eden unsur olarak Milli Güvenlik Kurulu’nda bir değerlendirmeye tabii tutulmalı.

 

HUKUK, LAİKLİK VE DEMOKRASİ”

 

Bırakın Türkiye’nin kronik kaynak açığını, yatırım açığını, yabancı sermayeyi… Ülkemizin yerli müteşebbisleri bugün korku dolayısıyla hem paralarını yurtdışına çıkarmıştır hem de paralarını yatırıma dönüştürmekten imtina eder haldedir. Türkiye’nin önüne hukuk, laiklik ve demokrasi bu ülkenin aynı zamanda milli güvenlik şemsiyesidir. Bu iklimi ortaya serdiğinizde, ülkenin tüm milli güç unsurlarını aktive ederek, olumlu iklimi oluşturunca, stratejik öncelikleri, kaynakları belirleyince, mülkiyet hakkının demokrasi ve hukukun başlangıcı olduğunu ortaya koyunca aşılamayacak sorun kalmaz…

 

“BU TRAVMATİK DÖNEMLE ELBETTE HESAPLAŞACAĞIZ”

 

‘Kravatlı soygun’ diyorsunuz… İktidara ‘Moğol istilasından sonraki en büyük yağma’ eleştirilerini yöneltiyorsunuz. Geçtiğimiz aylarda da ‘Devri sabık yaratacağız’ demiştiniz… Bu açıklamanız çok tartışılmıştı. Neler söyleyeceksiniz?

 

Bu dönemi Türkiye Cumhuriyet’i tarihinin fetret dönemi olarak kayda geçecektir. Hem mali olarak hem ‘devleti ele geçireceğiz’ diyerek 15 Temmuz’da operasyonlarla muhatap ederek, Türkiye Cumhuriyeti’nin Genelkurmay başkanları bu ülkede terörist olarak yargılandı. Şimdi çıkmışsınız amirallerin bildirisine iddia name düzenliyorsunuz. Bunu kabul etme şansımız yok… Emekli amirallerin elinde hangi yetki, hangi güç var. İddia ettiğiniz, o tehdide denk düşecek elinde bir enstrümanı mı var? Bu hamleler toplumsal zihni bulandırmak adına yapılan hamlelerdir. Bu posttan daha ne kadar yün çıkaracaksınız?

 

“ÖDÜLLENDİRECEK MİYDİK?”

 

Her seçimde vesayetle mücadele ediyoruz, her referandumda darbecilerle mücadele ediyoruz, bu memleket darbenin sadece apoletlilerden gelmediğini yaşayarak zaten gördü. Böyle bir travmatik dönemle elbette hesaplaşacağız. Yani ne yapacaktık, bu yapılan yanlışlar ödüllendirecek miydik? Kamunun kaynaklarının yağmalayanlara geçit mi vereceğiz? Bugün Adalet ve Kalkınma Partisi bir parti olmaktan çıkmış, o da yetmemiş neredeyse organize suç şebekesi gibi çalışır hale gelmiş. O açıdan bunu kabul etmiyoruz, bunun hesabını eninde sonunda vereceklerdir.

 

“ERDOĞAN VE EKİBİ ZARAR VERDİ”

 

Bunu söylerken de bir ‘cadı avına tabi tutalım’ demiyorum; hem siyasi hem de hukuki yollarla mücadelesini edeceğiz diyorum.  Suret-i Hak’tan görüneceksiniz, nimetleri cebe atacaksınız, külfeti başkasına yazacaksınız… O da yetmeyecek ‘Allah’a sığınalım, sınav veriyoruz, sınanıyoruz’ diyeceksiniz. O açıdan milletimizin İslam dinine Türkiye Cumhuriyeti’nde sayın Erdoğan ve ekibi kadar zarar vermiş bir başka heyet gelmemiştir. O açıdan hem devletimizi hem dinimizi bu mühtedilerden kurtaracağız.

 

“TÜRKİYE UÇURUMUN KENARINDA”

 

Sayın Genel Başkan, erken seçim tartışmalarıyla ilgili görüşünüzü ve parlamenter sisteme dönüş tartışmalarıyla ilgili fikrinizi merak ediyorum…

 

Türkiye’nin bir iklim değişikliğine ihtiyacı var diyoruz. Bunun ana kaldıracı iktidar değişikliğidir. Türkiye demokratik usullerle iktidar değişimini başaramazsa Baas Rejimi’lerinin olduğu gibi bir rejim tipine geçer. Tamamen bir parti devletine ve müsaade ettikleri kadar hakka, müsaade ettikleri kadar hukuka razı olacak milyonların yaşadığı içe kapanmış bir ülke haline gelir. Türkiye her saniye uçurumun kenarında dolaşıyor… O açıdan bu değişimi Türkiye kavgasız dövüşsüz başarabilmeli. Bir iktidar niçin erken seçim tarihini öne çeker, kazanacağını gördüğü için… Bugün kontrol dışına çıkmış ekonomik dinamiklerle birlikte, iktidarın başarılı olması için hiçbir formül yok... Bu nedenle iktidar kendisine yönelik en olumlu noktada seçim yapmaya teşebbüs edecektir. Ancak 84 milyonun her ferdi her saniye bedel ödüyoruz… Bu nedenle seçimi en kısa sürede yapılmalı. Sayın Bahçeli seçim tarihini belirlemekten sorumlu olduğu için orayı da dikkatle takip etmek lazım.

 

“NİMETTE, KÜLFETTE ORTAK PAYLAŞILMALI”

 

Son olarak asgari ücretle ilgili hükümete bir rakam öneriniz var mı?

 

Bugün Türkiye İstatistik Kurumu’nun verdiği rakamlara kimse inanmıyor. Demokrat Parti olarak bizim teklifimiz, dar gelirli vatandaşlarımız için ayrı bir enflasyon hesaplaması yapılacak bir sepet oluşturulmasıdır. Asgari ücret görüşmelerinden her ne rakam çıkarsa çıksın, Türkiye’de fiili enflasyon yüzde 60’lara gelmiştir. Hiper enflasyon dönemindeyiz… Bizim iddiamız nimetlerinin de külfetlerinin de ortak paydada paylaşılmasıdır.